Deprem ülkesinde yaşadığımızı halen benimseyemedik. Yıllardır dile getirdiğimiz konuları yaşayarak mı tecrübe edinmemiz gerekiyordu! Büyük bir deprem olacağını, tedbir almamız gerektiğini söyleyen ve uyarılarda bulunan ülkemizden ve dünyadan pek çok bilim adamı vardı. Göz göre göre felaketi bekledik ve yaşadık. Dile getirilen hiçbir konuya neden kimse önem vermedi? Yıkılan binaların yanında hiçbir zarar görmeden ayakta kalan binalar bize gösteriyor ki; BİLİNÇSİZLİK, HATALAR, EKSİKLER, RANT var. Kimler mi hatalı? Bu sistemde bulunan herkes hatalı kimse kusura bakmasın.
Yatırımcı hatalı; sıradan bir beyaz eşya alırken bütün detaylarıyla makinenin enerji verimliliği, motor gücü, kalite ve sessizliğine varana kadar araştırma yapıyor, ama bütün birikimlerini yatırım olarak alacağı dairede tek baktığı salonu geniş mi, mutfağı kullanışlı mı, görünüşü güzel mi? Kalan hayati derecede önemli konuların hiçbirine önem vermediği için yatırımcı tabi ki hatalı. Bilinçsizce iş yapılmasına fırsat veren kanun ve yönetmelikler, sürekli değiştirilen imar planları ve deprem yönetmelikleri, üzerine bütün hatalar hiçe sayılarak yapılan imar aflarıyla büyük hatalar var elbette. Tabi yapan ve denetleyen hatalı değil mi? En büyük hatalı onlar. Liyakatlı, dürüst iş yapanların binaları sapasağlam ayakta, biz de onları ayakta alkışlıyoruz. Fakat o büyük hataları yaparak binlerce insanın hayatına mal olanlara artık fırsat verilmemeli.
Devlet ve millet olarak bize son derece ağır sonuçları olan asrın felaketinden ders alarak depreme hazır hissettirecek çalışmaları başlatmamız gerekiyor. Deprem çantası veya çök-kapan-tutun falan değil söylemeye çalıştığım. Dairelerin içinde yapılan güvenli yaşam alanları da değil. Yapınız güvenli olduğu takdirde bunların hiçbirine gerek yok.
Deprem bölgesinde ayakta kalan ve yıkılan binaları incelediğimizde; hataları, sonuçlarını ve çözüm önerilerimi ifade etmek istiyorum:
1. Zemin Etüdü Raporları ve Statik Proje Tasarımları Hatalı: Gerekli yerlerde zemin iyileştirme kararı verilmemesi, yumuşak kat, kısa kolon, zayıf kolon güçlü kiriş, çerçeve sistemin oluşturulmaması gibi statik projelendirme hataları
Sonuç: Zemine hiç yük aktarmıyor gibi devrilen binalar, yeni deprem yönetmeliğine (TBDY 2018) göre ruhsatlandırılan ama yıkılan binalar.
Çözüm Önerisi: Belediyelerde, müşavir firmalarda ve yapı denetimlerde akreditasyon programları ile sistem üzerinden otomatik atanan akredite adilmiş denetçi mühendisler aracılığıyla yerinde etkin denetimin gerçekten uygulandığı sistemin hayata geçirilmesi. Böylelikle Proje Müellifi – Denetim - İdare tarafından doğru proje sürecinin hayata geçirilmesi ile proje hatalarını en aza indirebilmek.
2. Yetersiz Denetim: Her parası olanın doktorluk, eczacılık, avukatlık veya hakimlik yapamadığı ama müteahhitlik yapabildiği, şantiyelerde teknik personel çalıştırmanın zorunlu olmadığı, yapı denetimlerin yerinde ve etkin denetimi gerçekleştiremediği tamamen paranın süreci yönettiği adaleti olmayan sistem.
Sonuç: 2018 yılında çıkarılan deprem yönetmeliğine göre aynı şartlarda yapılan binalardan birinin yerle bir olması, diğerinin hiçbir çatlama bile olmadan sapasağlam ayakta kalması. Sebebi; yıkılan binayı yapan ustaların demirde projeye uymaması, betonu sulandırarak dökmesi gibi hayati önem taşıyan konularda ustaların hiçbir sorumluluğu olmaması nedeniyle ve bir şey olmaz ben yılların ustasıyım diyerek işçilikten kaçmaları yüzünden ve bütün bunların yapılmasına fırsat verilen denetim eksikliğinin sonucunda binanın yıkılması.
Çözüm Önerisi: Tam zamanlı olarak inşaatlarda çalışan, sigorta primlerinin kontrolleri yapılarak bakanlık üzerinden maaşının yatırıldığı akredite edilmiş şantiye şefliği sistemi oluşturulmalıdır. Şantiyenin şefleri; imalatları, denetçi mühendislere teslim edecek şekilde hazırlatacak ve sadece kalıp, demir ve beton işlerinde uygulanan yapı denetim sistemi bina bitene kadar denetlenecek şekilde sistemli olacaktır. Yapılacak binalarda artık ustalara da sorumluluk verilmelidir. Ustaların da sorumluluğu ile mühendis-mimar-müteahhit tarafından rant ile iş yapılmasına da artık fırsat verilmemelidir.
3. Periyodik Kontrol Sistemi Olmaması: Muayene istasyonları; araçların trafikte herhangi bir güvensiz durum oluşturmaması adına araçları muayene ederek sorunlarını tespit ediyor ve gerekirse trafiğe çıkmasını önlüyor. Asansörler de her yıl denetlenerek eksikleri varsa kırmızı etiket ile asansörün çalışması durdurulabiliyor. İnsanların büyük birikimlerle aldıkları binalarla ilgili ise kendiliğinden yıkılabilecek durumda bile olsa hiçbir kontrol ve denetleme olmadan alım satımı yapılabiliyor.
Sonuç: Ticari kaygılarla kesilen kolonlardan, ruhsat projelerine aykırı ek olarak yapılan işlerden veya korozyon gibi binanın taşıyıcı sisteminin zamanla zarar görerek depremde veya kendiliğinden yıkılabilecek sebepler oluşması
Çözüm Önerisi: 2018 yılından beri Konya’da ve diğer platformlarda dile getirdiğimiz konu; mevcut ve yeni yapılacak tüm binaların kimlik belgesi olması sağlanarak, periyodik kontrol sistemi oluşturulması! Yaklaşık 1 yıldır uygulanan, sadece yeni binalar için geçerli ve yetersiz olan Bina Kimlik Sertifikası; altyapı çalışması yapılarak sistem oluşturulmalı; depreme dayanıklılığı konusunda performans analizleri, enerji kimlik belgesini de içine alan ısı yalıtımı değerleri, asansör etiketlerinin de sisteme işlenerek düzenli kontrollerinin şeffaf bir şekilde yapılabildiği kontrol sistemi, yapım sürecinde ve sonrasında uygulanması gereken iş sağlığı ve güvenliği konusu, sağlıklı, düşük emisyonlu, kaliteli ve doğru malzemelerin kullanılması, atıkların değerlendirilmesi, yeşil binalar, elektronik akıllı binalar, doğal kaynakların doğru kullanılması konularını birleştirerek gerçekçi bir enerji verimliliği ile bütün hepsinin puanlama sisteminde birleştirilerek her binanın bu şartlara göre kimliğinde açıkça bütün özellikleri ve puanı belirtilmelidir. Yapılacak binaların bu özelliklerine göre oluşacak puanları, satış konusunda da fiyata etki edecek, vatandaş ne aldığını bilecek, yapacak müteahhit de bunlara önem vererek yapmaya çalışacaktır. Mevcut binalar için de kimlik verilirken yapılan performans analizinde depreme dayanıksız olan binalar tespit edilerek, kurtarıyorsa güçlendirme projeleri ile dayanıklı hale getirilmeli, yoksa da mevcutta uygulanan kentsel dönüşüm ile binalar dönüştürülmelidir. Bu sistem binaların periyodik olarak kontrolleri ile puanları sürekli güncellemeli, devletin ve bina sahiplerinin bu konuda bilgi sahibi olması sağlanmalıdır.
Yüzyılın felaketi, bu sistemde bulunan herkese artık ders olmalıdır. Devrim niteliğinde kararlar alınarak bir an önce çalışmalar başlatılmalıdır. Mühendis, müteahhit, usta, denetim ve idarenin, hiçbirinin artık inisiyatifi diye bir şey kalmamalı, herkesin görevini tam yapacağı bir sistem oluşturulmalıdır. Vatandaş da aldığı binanın depreme dayanıklılığını ve diğer tüm özelliklerini şeffaf bir şekilde görebildiği bir sistem ile artık bilinçli bir alıcı olması sağlanmalıdır.
Not: Bu sistem gelene kadar ne yapabiliriz? Paylaşımlar yapılarak bu konuda bilinç oluşturabiliriz. Beklemek istemiyorsanız, mevcut binanız için karar alarak, mutlaka inşaat mühendisleri aracılığıyla lisanslı kuruluşlar üzerinden risk analizleri yaptırarak; depreme dayanıklılığı konusunda bilgi alabilir, analizden sonra güçlendirme gerekiyorsa da yaptırmalısınız. Unutmayın ki; Kahramanmaraş depreminde güçlendirme yapılan hiçbir bina yıkılmadı. Deprem öldürmez, bina öldürür bilinciyle, kalın sağlıcakla…
Yüksek İnşaat Mühendisi
Mehmet Cihat Tapu